Referandumun Önemi ya da Önemsizliği Üzerine

Tarih:

Yazar:

Okuma Süresi:

3 dakika

Önümüzdeki günlerde Cumhuriyet Tarihi’nin en önemli referandumu gerçekleşecek, peki ne değişecek?

Demokrasi sayesinde çevrenin merkezi ele geçirmesi üzerine daha önce yazmıştımMüesses nizama karşı dikkat çeken savaşın üçüncü perdesi Amerika’da gösterime girdi. Her ne kadar ABD sağlam hukuk devleti temelleri olan anayasal bir cumhuriyet olduğu için milli iradenin istekleri tam olarak pratiğe yansımamış olsa da ülkedeki toplumsal gerilimi ortaya çıkarması kaçınılmaz bir olgu olarak karşımıza çıktı.

Ülkemize dönelim. Ankara’da 3–5 binadan yönetilen 80 milyonluk ülkenin geleceğini tek bir adama ve tek bir odaya bağlamak için tasarlanan bir anayasa paketi oylanacak. Peki, Türkiye’de mevcut siyasi iklim nasıl gelin buna bir bakalım.

Referandumda iki seçenek var: Evet ve Hayır. Referandum öncesi devleti yönetenler ve devlet organı hayır diyenler hakkında fikrini defaatle belirtti. Seçim evet diyen “vatandaş, millet ve milli irade” ile hayır diyen “dış mihrak, terörist ve hainler” arasında geçecek. En azından devletin ve yönetenlerin gözünde olan bitenin bu olduğu her fırsatta gösteriliyor.

Referandum İklimi

Türkiye’de OHAL kanunları 6 aydan uzun süredir yürürlükte, aynı zamanda Suriye’de fiili olarak savaşın bir tarafı.Burada Kadıköy’de yapılan hayır toplanmasının maruz kaldığı polis şiddeti sonrası genç bir kadının yakarışına kulak veriyoruz:

Hepimizi hangi deliğe sığdıracaksınız acaba kaç tanemizi kurtaracaksınız? Ne oldu ya? Beni dövdünüz de ülke mi kurtuldu?

Türkiye tarihinde en çok oy alan anayasa referandumu %91.4 ile 1982 Anayasası’nın geçtiği referandum. Bakan Lütfi Elvan’ın “vatandaş %90–95 evet diyor” söylemi her ne kadar politik amaçlarla söylenmiş olsa da, kafasındaki vatandaş kavramı hakkında bize bilgi veriyor. AKP’nin önde gelen isimlerinin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bütün terör örgütlerinin hayır için birleştiğini anlatıyor, Numan Kurtulmuş ise referandumdan evet sonucu çıkarsa terörün biteceğini müjdeliyor, tehditkâr “400’ü verin bu iş huzur içinde çözülsün” söylemini adeta yeniden üretiyor. Yargı sistemimiz ise “Başkanlık sistemine ‘hayır’ diyenleri tıpkı 15 Temmuz gibi sokaklarda bekliyor olacağız” tehdidi savuranlar karşısında hiçbir şey yapmıyor.

Ne Çıkarsa Bahtıma

Yukarıda sadece yaşanmış olaylar ve siyasilerin söylemleri özet niteliğinde paylaşıldı. Peki referandumun sonucu önemli mi?

Referandum sonucunun Türkiye’nin yakın geleceğinde olumlu bir etkisi olmayacağı muhakkak. Fiili durumu yasal çerçeveye oturtmak için üretilen anayasa paketi geçmezse bile fiili durumun bitirilmesi için yakın gelecekte bir sebep görülmüyor. Liberal Demokrasilerde siyasetçiler referandum kaybettiğinde istifa ederler, ancak bizim için bu tip fantezilerin gerçek hayatta bir karşılığı yok. O yüzden mevcut toplumsal yapıya ve geleceğe bakmaya devam edelim.

Türkiye’de devlet organında kalifiye teknik kadrolar dışında seküler bir bireyin görev alamayacağı, hükûmet kadrolarında kendisine yer bulamayacağı kabullenilmiş bir gerçek olmakla birlikte, toplumun en az %30’unu oluşturan bu insanları ötekileştirmek sosyolojik olarak ne kadar sürdürülebilir? Batılı yaşam tarzına sahip gençlerin gündeminin gitmek olduğu, gidemeyenlerin de kendi gettolarında yaşam kurmakdışında pek şansının kalmadığı bir toplumda Anayasa Mahkeme’sinin yapısı ne kadar anlamlı bir tartışmadır? Kişisel bir anekdot ile toparlamak istiyorum. Gittiğim bir kahvecide 3 tane çocuk kendi aralarında konuşurken, biraz da heyecanlandıkları için sesleri yükseldi, ve içlerinden birisi, benimle birlikte mekândaki birkaç kişinin daha yüzlerinin şok içinde kalmasına sebep olan şu sözleri sarf etti:

Liseyi bitirir bitirmez üniversiteye girsek ve 4 yılda bitirsek 2022 yılında mezun oluruz. Amerika’da Trump var o bizi istemez, İngilizce zaten öğreniriz, Almanca ve Fransızca arasında karar veremiyorum. Fransızca Kanada için de yararlı olur mu?

2022’de 21–22 yaşında olacak bir insan bugün 16–17 yaşındadır ve biz bu çocukları göçecekleri ülkeleri düşünme ihtiyacı hissedecekleri bir ortama mecbur ettik.

Sonuç Yerine

Kutuplaşmanın ülkemizi getirdiği noktada, kendisini öteki hissedenler çareyi uzaklaşmakta buluyor. Ne kederde ne sevinçte bir araya gelemeyen ülkenin siyasi kazanç uğruna daha da kutuplaştırılması politikasının son halkası olan referandum, sonucundan bağımsız olarak, problemin büyümesine kendisinden istenilen katkıyı hâlihazırda sağlamış olabilir.

İlk Yayın Tarihi: 6 Şubat 2017

E-Posta Bülteni

Yeni Çıkan Yazılara İlk Sen Ulaş!

.