Medya’nın Tarafsızlık Efsanesi

Tarih:

Yazar:

Okuma Süresi:

5 dakika

Medya’nın tarafsızlığı üzerine yapılan tartışmalarda temel bir soru vardır: Bir medya organı tarafsız olabilir mi?

İrfan Değirmenci’nin referandumda hayır oyu vereceğini açıklaması ardından Kanal D’deki görevine son verilmesi son günlerin gündem konusu. Devlet kanalında görev yaptığı hâlde evet oyu vereceğini açıklayan Rıdvan Dilmen ya da Hürriyet Gazetesinde yazan Abdülkadir Selvi’nin tarafsızlığı sorgulanmazken Değirmenci’nin hayır dediği için işinden olması 2017 Türkiye’sini özetler nitelikte.

Doğan Medya’nın bu kararı ile birlikte sosyal medyada boykot söylemleri de ortaya çıkmaya başladı. Bu kararın karşısında yapılabilecek yegâne şeyin bu olduğuna dair bir konsensüs oluştu.

Daha önce yazmış olduğum bir yazıda ana akım ve tarafsız medya olarak adlandırılan kuruluşların ne kadar tehlikeli olduğundan bahsetmiştim:

Medyanın en tehlikeli kalemleri, normal bir dönemde, normal bir ülkede yaşıyormuşuz da bazı basit sorunlarımız varmış gibi yapanlardır. Trollerden daha tehlikeli olan bu tip yazarlar, normal bir hayat yaşadığımız hayalini yaratarak insanları sanal bir gerçekliğin içine çekmeye çalışırlar. İçinden geçtiğimiz olağanüstü dönemlerde gerçeklerden kopmamak elimizde kalan en iyi mücadele aracı değil mi?

Teorik tartışmalar bir yana, tarafsız bir medyanın varlığından öte olasılığını konuşmak bile günümüz dünyasında pek mümkün gözükmüyor. Özellikle Trump’ın seçilmesi sonrası #fakenews (yalan haberler) medya gündemini önemli ölçüde meşgul ediyor ve işin ilginç kısmı da her iki tarafın da geçerli sebepleri var.

Ülkemizde de yalan haberlere savaş açmış bazı oluşumlar var. teyit.orgbunların başında geliyor. Haberleri teyit ederek hangilerinin doğru, hangilerinin yalan olduğunu belirli bir metodoloji çerçevesinde gösteriyor.

Haberleri doğru vermek bir tarafsızlık göstergesi değildir. Önemli olan hangi doğruların nasıl aktarılmasının seçildiğidir. Yukarıdaki fotoğraf üzerinden 3 tane doğru haber yapabiliriz:

  1. Yerdeki askere silah doğrultulmaktadır.
  2. Yerdeki askere yardım edilirken herhangi bir güvenlik riskine karşı silahla kontrol altına alınmaktadır.
  3. Yerdeki askere su verilmektedir.

Fotoğrafa bakış açısına göre şekillenen sağ, merkez ve sol medya diyebileceğimiz üç organ da bir olayın belirli doğruları üzerinden yorum geliştirebilir, fikirlerini takipçileriyle paylaşabilir. Merkezdeki haberin en doğrusu olduğunu söylediğinizi duyar gibiyim ama gerçekten öyle mi?

Medya organlarının çeşitli görüşlere ayrılması tesadüf değildir. Online yayıncılık yapanların da mikro seviyede deneyimlediği gibi belirli bir hedef kitleye (belki de militanca) yayın yapmak çok daha verimli bir yöntemdir: Daha fazla takip edilirsiniz ve ürettikleriniz daha fazla insan tarafından paylaşılır. İnsanların duygularını da hedef alırsanız ulaşılabilirliğiniz çok daha fazla artacaktır.

Merkez medya olarak adlandırılan kurumların hitap ettikleri bir kitle vardır: Herhangi bir fikre uygun doğruları değil ortalama doğruları haberleştirirler, fotoğrafa ortadan bakarlar. Kutuplaşmanın arttığı, hatta norm olduğu toplumlarda merkez medya bir segmentasyon tercihi olarak görülebilir. Sözcü gazetesi Kemalistlere, Yeni Şafak gazetesi İslamcılara hitap ederken Hürriyet gazetesinin en temel özelliği kimseye hitap etmiyor oluşudur. Suya sabuna karışmak istemeyen işletmelerin masalarına koyacağı ilk gazete olarak akla gelecektir.

Bıçağın iki yüzü burada kendisini göstermektedir. Merkez medya kimliğinin inşası ve daha da önemlisi toplumsal kabulden sonra medya kavramı ile beraber algılanmaya başlanır. Gazetecilik mefhumu bile merkez medya üzerinden sorgulanmaya, mesleğin değeri ana akım yayın organlarının tutumu üzerinden tartışılır.

Öncelikle ortada durduğu için takip edilen merkez medya, bu imajını bozmadan belirli ajandaları takip ederek yayınlara başlayabilir. Gücü özgürlüğünde şiarıyla yola çıkan medya organları ana akım medya takipçisine hitap ederken bir yandan da bünyesinde bulundurduğu hükûmet komiseri aracılığıyla gerekli talimatları uygular, tarafsız yayıncılık ilkesi söylemiyle kendisine sağladığı bu konumu istismar ederek belirli ajandaların uygulanmasına katkı sağlar. Bu yapısı ile sahipleri ve üzerinde hakimiyet bulunduran güçler açısından yandaş medyadan çok daha işlevseldir.

Ana akım haber kanallarında tarafsız yayıncılık denince akla gelen karşılıklı cephelerdeki militanları çarpıştırmaktır. Konu referandumsa 3 evetçi ve 3 hayırcı karşılıklı masalara oturtulur ve tartışma başlatılır. Ancak masalara oturtulan isimlerin seçimi bile bir ajandaya bağlı olabilir. Bir fikri savunacak cephe, toplum tarafından sevilmeyen ve hitabet tarzları, fikirlerini destekledikleri örnekler vb. ile o fikri toplumda değersiz kılacak kişiler tarafından oluşturulurken diğer cephe aklıselim, kibar, hitabeti güçlü kişiler tarafından oluşturulur. Evet-hayır tartışması için karşı karşıya gelmiş cephelerden kaybedilmesi istenilen cephe seçilir ve o fikri makul gerekçelerle, toplumda karşılığı olmayan argümanlarla savunan kişiler yerine sevimsiz kişilere emanet edilir. Haber kanalı tarafsızlığına laf ettirmeden her iki cepheden de eşit sayıda kişiye söz hakkı vererek görevini yerine getirir: Ajandasında belirlediği cepheye taraflı medyanın yapamayacağı bir iyilik yapmıştır.

Ana akım medyanın tarafsızlığı konusunda şüphe uyandırmadan tarafgir olmasının gazetecilik mesleğine getirdiği zararlar ise bıçağın diğer yüzüdür.

En güvendiğiniz medya organının aldığı emir çerçevesinde çalışan, birilerini rahatsız etmemek üzere iç yazışmaların havada uçuştuğu, referandum için evet diyenleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirirken hayır diyenleri işten attığını görürseniz ne düşünürsünüz?

Medya sektöründe zirveyi, tarafsızlığı ve bağımsızlığı simgeleyen kurumun ölüşü sadece o kurum değil, sektörün tamamını zedelemiştir. Belki bir çok sosyalist yönetim vardır, ancak Sovyetler Birliğinin çöküşü ile birlikte Sosyalizm ideali onarılamaz bir yara almıştır; Doğan Holding’in geç de olsa fark edilen çöküşü ile birlikte ana akım medya uzun yıllar toparlanamayacak bir ideale dönüşmüştür.

Dünya’da örneklerini gördüğümüz, Türkiye’de T24 ile başlayan kurumsal, Ünsal Ünlü gibi isimlerle de bireysel olarak popüler olan kitle fonlamaya dayalı haber siteleri ya da bu yazıyı okuduğunuz Düzensiz gibi online dergilerin ülkemizde de popüler olmaya başlaması tesadüf değildir. Yine Gezi olayları döneminde dayanılmaz hâle gelen ana akım medya sansürü yüzünden popüler olan 140 journos gönüllü vatandaş haberciliğinin güzel bir örneğini oluşturuyor. Ana akım medyanın online varoluşu ise clickbait olarak adlandırılan saptırılmış başlık ve görsellerle tık avcılığı yapmaktan öteye gidemiyor.

Ana akım medya ölüyor, alternatifleri ise çeşitli, renkli ve samimi. Dürüstlüğü sorgulanan sözde tarafsız bir medya yerine, tarafsızlığı reddeden ancak dürüstlükten ödün vermemeye çalışan bir medya mı geliyor? Bunu zaman gösterecek.

İlk Yayın Tarihi: 13 Şubat 2017

E-Posta Bülteni

Yeni Çıkan Yazılara İlk Sen Ulaş!

.