Gitmenin Popülerliği

Tarih:

Yazar:

Okuma Süresi:

4 dakika

Bir süredir Medium platformundayız ve burada en çok etkileşim alan Türkçe içerikler göçmekle ilgili. Diğer sosyal medya kanallarında da durum farklı değil.

Blogumuzu Medium platformuna taşıdığımızdan beri dikkatimi çeken bir durum var: Türkçe içerik gitmekle ilgiliyse çok fazla etkileşim alıyor. Son günlerde sosyal medyada genel geçer bir durum bu belki de. Çevremde de çağdaş yaşam tarzına sahip seküler bireylerin en çok konuştuğu konulardan birisi bu.

Önce

Endişeli modernler¹ çağı olarak da adlandırılan ve AKP iktidarı ile başladığı iddia edilen dönem aslında adım adım gelişen bir sürecin ürünü. AB ile yürütülen ilişkileri ve bürokrasi ile hükümet arasındaki güç dengesinin oluşturduğu durumu AKP’nin Hristiyan Demokratlar tarzı muhafazar bir siyasi harekete evrildiğini söyleyen liberaller ve diğer AKP destekçisi sekülerlerler ana akım medyada Türkiye’nin özgürlükçü bir yola girdiğini, Erdoğan’ın tarihe geçeceğini yazıp çiziyordu. Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde AKP ve Siyasal İslam cenahından verilen destek fazla bir anlam ifade etmese de, liberal ve seküler kesimler özellikle AB ve ABD kamuoyunda bu süreçlerin savunulması adına büyük emek harcıyordu.

Türkan Saylan’ın bu vedası çok şey anlatıyordu.

13 Nisan 2009 tarihine gelindiğinde Modern Türkler için bir kırılma anı yaşandı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde aramalar yapılmış, bursiyerleri fişlenmiş ve ÇYDD fuhuşa kadar varan çeşitli suçlamalara maruz kalmıştı. Türkan Saylan güncel Türk siyasetinin en önemli mekanlarından birisi olan balkondaki görüntüsüyle² tarihe geçiyordu. Devlet ile modernlerin arasındaki kırılma bu noktada kendisini göstermeye başladı.

Devlet el değiştiriyordu. Burada altını çizmemiz gereken en önemli nokta o dönemde el değiştirenin Eski Türkiye’ye has devlet pratiği olduğudurDevletin yanlarında olduğunu düşünen modernler ilk büyük şoku o gün yaşamıştı. Özgür Kızlı reklamlarla anılan Turkcell’in Ensar Vakfı’nın sponsoruna dönüşeceği süreç o gün adeta ifşa olmuştu³.

27 Mayıs 2013 tarihine geldiğimizde Türkiye Cumhuriyeti Tarihindeki en büyük olaylarından birisiyle karşılaştık. Gezi Parkı’na yapılacak ve Siyasal İslam için tarihi önemi olan⁵ Topçu Kışlası’na karşı parkı savunmaya giden gençlere uygulanan ve hükümetin de desteklediği aşırı polis gücü kullanımı sonrasında bütün ülke bir anda ayaklandı. Önceki günlerde ODTÜ’deki eylemlerde polisin göz yaşartıcı bombaları nişan alarak atması⁴ gibi olayları eklediğimizde Endişeli Modern Türkler için en önemli kırılma gerçekleşmişti.

Daha sonra tasfiye edilecek olan hükümet üyeleri ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sakinleştirici söylemlerinin aksine Erdoğan’ın sert ve tavizsiz tutumu sonrasında yaşanan iddialaşma belki de zararsız bir şekilde bitecek olayları çığırından çıkardı. Ölüler, yaralılar derken olayların yatışması modernler açısından bir uzlaşı değil yenilgi havası yarattı. Gezi olaylarını farklı kılan aslında daha önce siyasete pek bulaşmamış, yaşam tarzını (dolayısıyla geleceğini) tehlike altında hisseden orta sınıf gençlerin meydanlara inmesiydi. 2013 yazından sonra bu gençler için bağların kopacağı kesinleşmişti.

Şimdi

Eski Türkiye’nin çözülmesiyle birlikte İslami kesim de devletle arasındaki buzları eritirken belki de Türkan Saylan ile somutlaşan sürece kadar, modern kesim devlet ile duygusal bağını koruyordu. Sınıfsal ve kültürel olarak aydınlanmacı, Atatürkçü, progressive yani kısaca modern gençler Gezi olaylarına kadar her şeye rağmen daha devletçiydi, İslami kesim ise devlete şüphe ile bakan kesimdi. Gezi olaylarında ise makul birkaç talebin devlet tarafından kafalarına kürek vurularak karşılandığını gören modern kesim gençleri bugün Yeni Türkiye’nin ötekileri olduğunu içselleştirmiş durumda. Milli eğitim sisteminin bitişi, anayasa değişikliği ile bir nevi 3. Meşrutiyet Dönemi’nin kapıda görünmesi gibi konularda modern kesimdeki kulak yırtan sessizlikti belki de konuşmamız gereken.

Kalburüstü üniversitelerin mezunlarıyla konuşun. İçlerinde Türkiye’de gelecek görenlerin oranı o kadar düşük ki, bu bana rahatsız edici bir şeyi hatırlatıyor. Gurbetçi Türkler.

Gurbetçi Türkler genellikle mal varlıklarını Türkiye’de saklar, bulundukları ülkenin aksine Türkiye siyasetini takip eder. Çünkü onlar bu ülkenin insanıdır, ekonomik sebeplerle terk etmek zorunda kaldıkları ülkelerini gönülden severler. Gurbetçiler için bulundukları ülkelerle ilişkileri nasıl oluştuysa, Endişeli Modern Türklerin ülkeleri ile ilişkileri benzer bir hâl almaya başladı. Ancak gurbetçilerimizin Türkiye’si varken, modernlerin sığınabileceğini düşündüğü bir ülkeleri yok ve muhtemelen göçülen hiçbir ülke bu güven hissini sağlayamayacak.

Sonra

Felsefeyle biraz ilgili insanlar postmodernizmi ve yapısökümcülüğü duymuştur. Bu noktada Türkiye’nin geleceği hakkında biraz yazıp çizmemiz gerekecek.

Premodern’i modernizm eleştiriyse savunma⁶ hatasına düşmeden, Türkiye Devleti’ne uygulanan yapısökümüne bir göz atalım.

Eski Türkiye ve Yeni Türkiye kavramları rastgele seçilmiş değildir. Kemalistmodernist ve belirli kesimlerde kemikleşmiş devlet yapısını çözen* AKP iktidarı yerine yenisini koymaya çalışmaktadır. Eski Türkiye adeta yapısökümüne uğraşmıştır ancak öz-modernitenin yeniden üretilmesi noktasında sıkıntılar çıkmaktadır. İmam Hatiplere yüklenen anlam Yeni Türkiye bürokrasisinin ve iş dünyasının bu okullardan çıkacağıdır. Anadolu evlatları ODTÜ ve Boğaziçi gibi okullara bu yolla girecektir. Alnı secdeye değen insanlar siyaseti domine edecekken, halkın değerlerine saygı duymayan elitist, Kemalist ve batı özentisi kesimlerin bu dönüşüme biat etmesi beklenmektedir. Masanın eski sahipleri, masada tek bir sandalye bulabilirlerse hallerine şükretmelidir.

Sonuç Yerine

Türkiye’den siyasi ve hayati sebeplerle gitmek isteyenleri, gitmeyi yüceltenleri anlamaya çalıştık. Gidemeyenler için hayatta kalma yöntemlerinin temellerini atmaya çalıştığımız bugünlerde zemini analiz etmek için bir yazı daha yazdık (Önceki yazı). Gitmek isteyip gidemeyenler ile gelmek isteyip gelemeyenler arasındaki benzerliğe de değinerek gitmenin neden popüler olduğu, sürekli yeniden üretilen ve sonsuz bir döngü gibi görünen Yeni Türkiye inşasının yarattığı korkunun sebep olduğu bu yabancılaşmanın altında neler yattığını tartıştık ve tartışmaya devam edeceğiz.


*dissolve

  1. modernite eleştirilerini bir kenara bırakırsak, batılı yaşam tarzına sahip, seküler, çağdaş kesimleri tanımlamak için modern kelimesi kullanıldığı için bu tanımı kullanmayı uygun gördüm.
  2. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/55146/_Demokratik_haklarini_kullananlar_cezalandiriliyor_.html
  3. http://www.birgun.net/haber-detay/ozgur-kiz-artik-ensar-a-gidiyor-135584.html
  4. https://www.youtube.com/watch?v=G54pqTsZfMI
  5. http://www.dw.com/tr/top%C3%A7u-k%C4%B1%C5%9Flas%C4%B1n%C4%B1n-tarih%C3%AE-anlam%C4%B1/a-16879025
  6. https://vine.co/v/MpIjaQ60nmz

İlk Yayın Tarihi: 8 Ocak 2017

E-Posta Bülteni

Yeni Çıkan Yazılara İlk Sen Ulaş!

.