Çocuk Evlilikleri ile İlgili Düzenleme Hakkında

Tarih:

Yazar:

Okuma Süresi:

3 dakika

Sosyal medya üzerinde dönen tartışmalardan görüldüğü üzere bir gece yarısı geçirilen yasanın amacı konusunda büyük bir kafa karışıklılığı var. Biraz geçmişe giderek kısa bir yazı ile durumu açıklamaya çalışalım.
 
Bu tartışma Anayasa Mahkemesi’nin çocuğa karşı cinsel suçları düzenleyen TCK 103 maddesinin birinci fıkrasını iptal etmesiyle başladı. İlçe mahkemesinin AYM’ye başvurusundan bir alıntı bize meselenin özünü açıklıyor:

Dört yaşındaki bir mağdura yönelik cinsel istismar suçu ile 14 yaşındaki mağdura yönelik cinsel istismar suçunun ceza müeyyidesinin kademeli bir ceza anlayışı içermeyerek aynı olduğu ifade edilen başvuruda, “Suça sürüklenen çocuklar yönünden 12 ile 15 yaş arasında olup da kendisine yönelik eylemin anlam ve mahiyetini algılama yeteneği olan mağdurun rızasına hukuki sonuç tanınmadığı, bu mağdurların rızasıyla yaşadığı cinsel eylemler hakkında cezanın çok yüksek olduğu, suçun en nitelikli hali için en düşük yaşın 15 şeklinde belirlenmesinin suç ve cezada korunmak istenen hukuki yarar ile müeyyide arasındaki orantıyı bozduğu.” savunuldu.

Anayasa mahkemesinin bu kararı sonrasında bu konu gündeme gelmiş, tartışılmıştı. Bir gece gündeme düşen af tasarısı ile bu konu bir daha gündeme geldi.

Konunun hukuki boyutlarıyla ilgili konuşacak daha çok şey var. Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi 18. Maddesi bu konuyu kapsadığı için AİHM’in de bu konuda bir taraf olduğunu ekleyerek ülkemizin meşhur kavramı fiili durum üzerinden meseleye bakalım.

Meselenin temelini anlamak için Adalet Bakanlığı’nın 18 Kasım 2016 tarihli basın açıklamasının 7-c maddesine bakmamız önemli:

TBMM Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporundaki (sayfa 79–80);“Türkiye’de 16 yaşını doldurmadan gayri resmi olarak beraberlik yaşamaya başlayan, bir veya birden çok çocuk sahibi olan ve daha sonra yasal evlenme yaşını doldurunca resmi nikah kıyıp, 8–10 yıl gibi uzun bir süre evlilikleri devam ederken; erkek eş TCK’nın 103. Maddesi gereğince; 8 yıl ve daha fazla hapse mahkum olmaktadır. Komisyon çalışmaları sırasında bu durumunda yaklaşık 3000 çiftin bulunduğu mağdurlar ve diğer yetkililerce de ifade edilmiştir…

Özetleyecek olursak: 15 yaşını tamamlamadan ailelerinin ya da küçüğün¹ rızası ile evlenen çocukların eşleri, evlenmelerinin üzerinden 10 yıl bile geçmiş olsa durumun şikayete konu olduğu durumlarda hapis cezası alıyor. 8 yıldan fazla süren bu hapis cezasının infazı sürecinde çocuk yaşta evlenen kadınlar kendi çocukları ile birlikte mağduriyet yaşıyor; mevcut hukuk çerçevesinde istismara uğramış bireyler olarak adlandırılabilecek bu kişilerin yardım alabileceği hiçbir makam bulunmuyor.

Tartışmalı düzenleme 16/11/2016’dan önce bu suçu işleyip ceza alanların fiili affı ile ilgili. Hukuki dili bir kenara bırakırsak, yasanın amacı ailelerinin ya da kendilerinin rızası ile çocuk yaşta evlenen çocukların eşlerinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluyla affedilmesi hedefleniyor. Siyasilerin bu yasayı “suçu işleyenlerin bunun suç olduğundan haberi yoktu” gibi savunmaları ile bu görüşü desteklemesi de bu niyeti belirtiyor.

Hukukun toplumu dönüştürme görevi var mıdır? Bu konuda çeşitli görüşler olmakla birlikte, iki görüş bu konuyu özetler nitelikte:

…Léon Duguit; hukukun toplumun zihninde yer etmiş olan kuralların toparlanmasından ibaret olduğunu söylerken modern hukuk üzerine düşünen Hayek için ise hukuk; modern toplumda tasarımlı değişimin baş aletidir…

Özetle, muhafazakar (Türkiye’deki anlamı ile değil) siyaset Duguit’in hukuk tanımına daha yakınken, ilerici (progressive) siyaset Hayek’in hukuk tanımına yakındır. Çocuk istismarı gibi bir konuya bu çerçeveden yaklaşmak etik anlamda sorunlu olsa da, toplumun büyük bir kısmı için 15 yaşında bir kızın evlenmesi sorun teşkil etmediği için bu tartışma her daim sürecektir. Benim de dahil olduğum görüş 15 yaşını tamamlamamış çocukların evlendirilmesinin toplumsal bütün gerçekliklere rağmen istismar olduğu ve çocuk istismarında affın tartışma konusu bile olmayacağı yönünde. Muhafazakar siyasetin görüşü ise 100 yıllarca geçmişi olan geleneklerin bir kaç yasa ile hemen değişemeyeceği ve bu noktada bir çok mağdur oluştuğu yönünde.

Yasal düzenlemenin hukuk tekniği açısından da sıkıntıları var ancak yazının konusu teknik çerçeve değil. Bu af tasarısı üzerinden başlayan tartışmanın hukuk sosyolojisinin önemini başta hukukçular olmak üzere ülkemize göstermesini dilerim.

1. Türkiye Cumhuriyeti Kanunları çerçevesinde bir çok konuda rıza yaşı 18’dir.

Referanslar
http://www.milliyet.com.tr/kucuk-gelin-esma-ya-cumhurbaskanindan-canakkale-yerelhaber-673339/
http://www.basin.adalet.gov.tr/BasinAciklamasi/basin-aciklamasi-18112016
http://www.ntv.com.tr/turkiye/aym-cinsel-istismarda-15-yas-kuralini-iptal-etti,cnTrQIJTSUmqNNLqamoiMQ
http://www.edebifikir.com/fikir/modern-hukuk-hakkinda-kisa-bir-deneme.html
http://www.hurriyet.com.tr/yildirim-bu-tecavuze-bir-af-degil-40281566

İlk Yayın Tarihi: 20 Kasım 2016

E-Posta Bülteni

Yeni Çıkan Yazılara İlk Sen Ulaş!

.