Liberalizmden ve liberalden bahsedilirken anlatılan ilk şeylerden biri kavramın Amerika Birleşik Devletleri’nde nasıl içinin boşaldığıdır. Kısaca anlatmak gerekirse: Amerika’da liberal olarak adlandırılan görüş genellikle Demokrat Parti etrafında pozisyon alan, Türkiye’deki karşılığı ise CHP’nin sol kanadına denk gelen bir görüş olarak özetlenebilir.
Aynı durum artık Türkiye için de geçerli. Yurtdışında katıldığım bir konferansta Türkiye siyaseti ile ilgilenen bir arkadaşımın yorumu üzerine bu yazıyı yazma kararı verdim: “Türkiye’deki liberallerin genelde İslamcılarla iç içe olduğunu biliyorum, bu yüzden sana bazı şeyleri sormaya çekiniyorum.”
Öncelikle liberal ne demektir, Wikipedia’dan bakalım:
Liberalizm, bireysel özgürlükleri ve hakları temel alan bir siyasi ideolojidir. Liberaller geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, mülkiyet hakkı, çoğulcu demokrasi, sivil haklar, inanç özgürlüğü, serbest ticaret, basın özgürlüğü ve özel mülkiyet gibi fikirleri destekler.
AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte kamuoyunda liberal olarak bilinen ve liberal STK’ları temsil eden herkes cansiparane AKP savunmasına geçmişti. Gece rüyasında Kemalizm’i kâbus olarak görüp terli terli uyanacak kadar Kemalizm nefreti olan bazı isimlerin Siyasal İslamcılara olan desteğini bir kenara koyarsak, özellikle Gezi Olayları sonrası AKP’yi desteklemekle liberalizmin tarihsel birikimi arasındaki uyuşmazlık amiyane tabirle kabak gibi ortaya çıktı. Bazı liberaller AKP’deki değişimi sebep göstererek siyaseten muhalif noktaya düştülerse de neredeyse liberalizmi bırakıp devletçi bir ideolojiye mensup gibi gözüken bazı isimlerin de katkılarıyla “liberal” kelimesinin içeriği bu coğrafyalar için uzun yıllar boyunca tedavi edilemeyecek bir yıkıma uğradı.
Siz istediğiniz kadar liberalizmin tarihsel geçmişini ve literatür birikimini göz önünde bulundursanız da toplumda oluşan “Liberal–Siyasal İslamcı evliliği” imajı yüzünden kavramı terk etmek zorunda kalabiliyorsunuz. Bugün oppression, safe space gibi liberalizmin ruhuna tamamen aykırı şeyleri savunanlar nasıl Amerika’da liberal olarak adlandırılıyorsa; anayasacılığı, hukukun üstünlüğünü, kurumların bağımsızlığını 200 senedir savunan bir akımın temsilcisi olduğunu iddia edenler, bu kavramların içinin boşaltılmasında baş rol oynadıkları halde bugün Türkiye’de liberal olarak adlandırılabiliyor.
Bir kavramın içeriğini toplum bazında inşa etmek zorken içini sistematik olarak boşaltanlar karşısında o kavramın yeniden inşası ne kadar mümkündür? Bunun cevabını okuyucuya bırakmak en iyisi. Bu noktada Amerika’daki durum üzerinden devam etmekte fayda var.
Amerika’da içi boşaltılan liberal kelimesini ikame etmek için, aslında farklı bir kavram olan Liberteryen kelimesi kullanılmaya başlanmış. Wikipedia’ya göz atacak olursak:
Liberteryenizm, yol gösterici norm olarak negatif özgürlük fikrini savunan siyasi akımdır.
Liberteryenler otonomi ve seçme özgürlüğünü maksimize etmeye çalışır; politik özgürlük, gönüllü işbirliği ve bireysel karar önceliğini vurgular, bu doğrultuda da devletin minimize edilmesi ya da ortadan kaldırılması gerektiğini savunur. Kavramın popüler kullanımı devletin minimize edilmesi şeklindedir.
Türkiye’de yaşanan son 15 yıla baktığımızda, liberal kavramıyla geniş kitlelerin aklına Siyasal İslamcılara entelektüel paratoner olan kişilerin geldiği malum. Aslında bu kişilerin birçoğu dünya görüşleri çerçevesinde samimi bir şekilde hareket etmiş olsa da kavramın içinin boşaltılması noktasında sorumlulukları tartışılabilir. Ancak, gazetelerdeki kıyımı eleştirenlere “abartıyorsunuz” deyip sıra kendisine gelince “Bu kadar hoşgörüsüzlüğün olacağını tahmin etmiyordum” minvalinde açıklamalar yaparak yazın hayatına son verecek büyüklüğü gösterenlerin büyük saygı hak ettiklerini de bir kere daha hatırlamamız gerekir.
Tarihsel kökeninden kopmadan kendini liberal olarak görenlerin yaşadığı sorunlar bir yana, kavramın kurtarılması mı yoksa ikame mi edilmesi gerekli, günümüzde liberaller arasındaki tartışmanın bu çerçevede ilerlemesinin daha verimli olacağı muhakkak.
İlk yayın tarihi: 18 Mart 2016